1 Mart 2014 Cumartesi

EĞİTİM MESELEMİZ: İNSAN OLMA BAŞARISI VE KALİTESİ

“İnsanlığın bize göre tek meselesi: İNSAN OLMA BAŞARISI VE KALİTESİ…”

Tarih denen ayna bize gösterdi ki insanlık her ne çekti ise insandan çekti. İnsanın “insani değerler”e sırtını dönüşü, felaketleri de beraberinde getirdi. İnsanlaşmak için eğitim şart. Hangi eğitim ve nasıl bir eğitim beşeriyeti insanlaştıracak? Cevaplanması gereken temel soru ve sorun bu bize göre…

Modern dünya insana bir yol ve rol çizdi. İnsana biçilen rol: Tüketicilik… İnsana layık görülen amaç: Hazcılık… Amaç tüketmek olunca bu amaca götürecek en kestirme yollara yöneldi insanlar… Eğitim kurumlarının temel felsefeleri de bunun üzerine kuruldu. Çocuklarımızı birer “hammadde” olarak gönderdik okul denen “İnsan Fabrikaları”na. Bu yaklaşım biçimi çok ağır gelebilir birçoğumuza. Fabrika ile okulu birbirine benzetmek. İkisinde de ham olan, işlenecek olan, değiştirilmesi gereken birinde cansız, diğerinde canlı bir varlık yok mudur? Sonuçta birinden özünü kaybetmiş mamul ürünler; diğerinden öğütülmüş ve eğitilmiş “insanlar!” çıkıyor. Fabrikalardan çıkan kimi ürünler defolu; okullarımızdan çıkan kimi çocuklarımız ise toplum dışı olarak etiketlenmekte. Fabrikadan ürün olarak çıkan mamuller kalite standartlarına tabi tutuluyor. Okullarımızdan mezun olan çocuklarımız ve gençlerimiz sınavlara tabi tutuluyor. Her ikisi de iş dünyasının pazarına, vitrinine çıkıyor. Ne adına ve ne uğruna!? Bu noktada karşımıza iki kavram çıkıyor: “Kalite” ve “Başarı”.

Hiçbir anne-baba yoktur ki çocukları için kalite ve başarı istememiş olsun. Her insan kendi dünya görüşüne göre dolduruyor bu iki kavramın içini. Çoğu zaman da bu kavramlar maddi unsur ve beklentilerle eşdeğer hale gelebiliyor. Günümüz eğitim hayatında ise kalite ve başarı denince akla ilk gelen ders, okul ve sınav başarısı oluyor. Övünmek istiyoruz çocuklarımızın başarılarıyla. Gururla haykırmak istiyoruz nasıl başarılı çocuklara sahip olduğumuza. Çocuklarımızı farkına varmadan mutsuzluk çukuruna itiyoruz. Oysa bize ait medeniyet değerlerimiz başta şunu öğretiyor bize: Övünmek de, gururlanmak da insani bir erdem değildir. “İblis” kibri sayesinde şeytan olmayı BAŞARMIŞTI. İşte size bir başarı hikâyesi.

Yaşadığımız dünyada üretim araçlarının tümü bu rol ve amaç için kurgulandı. Önümüze ne konulur, ne sürülür, ne verilir ise asli görevimiz onu tüketmek ve haz elde etmektir. İnsanlığımızı kısırlaştırmaya, arzularımızı doyumsuzlaştırmaya çalışılan bir dünyadayız. Doymuyor bir türlü bitmek tükenmek bilmeyen ihtiraslarımız. İki vadi dolusu kazanımlarımız olsa dahi yetmiyor arzularımızı doyurmaya.

Çağdaş dünya krizde. Bilim ilerliyor; ama insanlığımız geriliyor! Bilim insanlarının bir kısmı insanlığın geriliğine gerilik katıyor. Ürettiklerine başta kendileri tapıyor. Teknoloji, modern insanın önüne konulan ve tapınılan bir tabuya dönüştü. Hani her şey insanın mutluluğu için bir araçtı!

İnsanlık için gelin hayırlı bir iş yapalım. Çocuklarımıza sevgi ve barış dolu bir dünya bırakalım. Onları sevgi ve barış insanı, elçisi olmanın yollarını gösterelim. İnsanlığın kaderine ve tarihine insani bir not düşelim: İNSAN OLMA VE KALMA BAŞARISI İNSANLIĞIN EN ÖNEMLİ KALİTE GÖSTERGESİDİR.

27.07.2012 
Ali Sedat ASLAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder