27 Şubat 2014 Perşembe

"KARDEŞLEŞELİM" kardeşlerim!

Varlıkların en kıymetlisi, en şereflisi: İNSAN…“Eşref-i Mahlûkat”
Dünya “İNSAN”ını arıyor… Dünya “İnsani Değerler”le anılmak istiyor…
İnsanlık yaşadığı yüzyılda kıyam etmeyi veya kıyametini bekliyor…
Sevgi, barış, adalet, özgürlük… Türü kaybolmaya yüz tutan canlılar gibi…

Hırsımızın ve hevâmızın tutsaklığından bizi alıp; benliğimizi, kimliğimizi ve bizi biz yapan, insan yapan değerlerimizi hatırlatacak gönül erlerine ve yerlerine ne çok ihtiyaç var şu yeryüzünde. İnsanlık açlık ve yoklukla yüz yüze… Komşumuz aç, biz tok; biz aç komşumuz tok… Komşusundan habersiz yaşar dururuz iletişim çağında… Selamsız olduk, habersiz kaldık, yarınsız yaşadık şu fani dünyada…

Bir gizli el mi bizi bize yabancılaştırdı; yoksa kendi kendimizin mi yabancısı olduk? Yaban ellerde kendine yabancı olmak ne çetin bir imtihanmış. Bir dost arar biçare gönüller. Gönül toprağı su ister kendine gelmek ve ermek için. Ruh, beşeriyetten insaniyete yücelmek, “İnsan-ı Kâmil” olmak ister. İnsanın doğasıdır “unutkanlık” ve “uyumluluk”. Çift kutuplu bir varlık vermiş bize yaratan… İşin sırrı da, mayası da bu hikmettedir. İmtihan bu hikmeti yaşamak içindir.

Görmek, işitmek, dokunmak,  yemek, uyumak, hissetmek, düşünmek ve ölmek… gibi nimetlerle bezenmiş bir hayatın, bedenin ve ruhun emanetçileriyiz.  Bu emanetleri  “Ahsen-i Takvim” boyutunda mı ; “Esfel-i Safilin” boyutunda mı yaşatacağız? İnsanlık iki boyutlu imtihan vermektedir. İnsanlık değer krizi yaşıyor. Değerler altüst ediliyor. En âdi çıkarlara kurban ediliyor. Bütün olumlulukların sembolü olan “İnsani Değerler” ile bütün olumsuzlukların sembolü olan “Şeytani Değerler” çatışıyor. İnsan insana kardeş mi olacak, düşman mı olacak? Sevgi, kardeşliğin; nefret ve kin ise düşmanlığın tohumu değil midir? Hayat tarlamıza hangisini ekip, biçeceğiz?

İNSAN; varlıklar içerisinde, hem en yüksek düzeyde inşa olma, hem de inşa etme kapasitesine sahip tek varlıktır. Her birimiz bu hayat sahnesinde çırak, kalfa ve usta rollerimiz içinde inşa olunurken, bir yandan da inşa etme ameliyesi içindeyiz. Geride birçok eser bırakırız… Bu eserler insanın yeryüzüne bıraktığı ayetlerdir. Ayetler unutulmaz, kaybolmazdır. Anbean yazılır birer birer yapıp etmelerimiz. Onlar bir “Kitap”ta saklıdır. Saklı olan, açılıp okunacağı günü bekler… Sağımızdan ve solumuzdan kitaplarımız verilir o gün.

O gün gelmeden “İnsani Değerler” ekilmeyi bekler insanlığın çoraklaşmaya başlayan vicdanına.  Sevgi ile sulanmak, saygı ile korunmak, adalet ile arınmak ister insanlık… İnsanlık insanını özler. İnsanlık özüne ve sözüne sahip çıkan yiğitler bekler…

Ey Toprağın doğurdukları!
Ey Âdem’in çocukları!
Ey Allah’ın abid kulları!

Her ne iseniz; her kim iseniz; her nerde iseniz; çıkın ve durun bu dehşetengiz gidişe…

Vakit geç olmadan, ah edip inlemeden, gelin tanış olalım, selamlaşalım, paylaşalım, yardımlaşalım, ziyaretleşelim, hediyeleşelim…

Son tahlilde ise olmamız ve yaşamamız gereken boyuta geçelim: “KARDEŞLEŞELİM” kardeşlerim. Beşik de insan için, mezar da…

 
Ali Sedat ASLAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder